Dip Gürültüsü
"... izin verin!"

“Beni fırtınalı bir hava olarak gördüklerini düşünüyorum. Bulutları, soğuk esintiyi, ardından gelen yıldırımı da görürsen gök gürlemesi de duymayı beklersin değil mi?
Ama gök gürültüsünü duymadılar. Sadece tekinsiz bir havanın getireceklerinden korktular.
Benim hatalarım. Benliğim. Sorun bu.
Değil mi?”
-
“Düşününce bile kalbinizi ısıtan bir huzur vardır ya, o bende hiç eksik olmamıştı. Uçsuz bucaksız bir huzur. Şimdi düşünüyorum da, bu sınırsızlık belki de daha arıtılmış bir tekinsizlik içeriyordu, çünkü birine zaman ile birlikte verebileceğiniz belki de en mühim şey alandır, ve o alanda bolca süre geçirince de yeni bir eksiklik ortaya çıkar genelde.
Sevgi.
Ve o da uçsuz bucaksızdı. Zamanı, alanı, sevgisi. Yeni yollar açan, hatta yeni bir hatanın doğmasını sağlayan bir ilk hataydı bu üçlünün karşılıksız sağlanması.”
-
“Sınırların belirlenmesiydi buradaki yeni yol, yeni hata. Bana göre mi, onlara göre mi emin değilim. Cevabını bilemediğim sorular üzerine hala düşünüyorum.
Doğadan kurtaran mı, yoksa alıştığı kafesi yıkan mı daha suçludur?
Ya da doğada yaşamaya başlayan, veya kafese alışan?
Suçlanmam, cezalandırılmam çok uzun sürmedi her halükarda. Kapalı kapılar aralanmadı, bir süre sonra kapıları göremedim bile.
Her geçen gün kabarttıkları kulaklar hayatıma gölge oluşturdu, sevgi dolu gözleri aşağıladı, sarmaladıkları kollar düğüm oluşturdu.
Çok hızlı gerçekleşti. O kadar hızlı yaşandı ki her şey, geriye dönüp baktığımda güzel günlerim birkaç saat, yerle bir olmam birkaç dakika, bugüne gelebilmem ise yüzlerce yıl sürdü sanki.
-
“Bir süreliğine hiçbir şey olmadığına neredeyse emin gibiydim.
Ama birbirimizi o kadar iyi tanıyorduk ki, hissettirmekte pek zorlanmadılar.
Adaletsizliğe karşı hakaretler savururken sadece daha da düşmeye devam ettim.”
“Şans tanıyın, kendimi ifade etmeme izin verin!”
“Ses gelmedikçe ağladım, bazen sadece tek çıkarabileceğim ses bu olduğu için, sesimi çıkarabildiğimi kanıtlayabilmek için ağladım.
Nasıl kapalı kapılar arkasında konuştularsa, ben de kendi kapılarımı kapadım her şeye.”
-
“Şimdi ise buradayız.
Çok önceden çakmış bir yıldırım, uzaklarda sesini veriyor. Hiçbir desteğe ihtiyaç olmadan dizlerimdeki külleri süpürüyorum.
Diyorum ya, uçsuz bucaksız, huzur dolu araziler. Sizin yolunuz, sizin hatanız da öyle çizilmiş meğerse.
Bol keseden dağıtılan bir sevgi yığının, üzerimde çürümesi, kurtlar ve larvaları.
Artık özgürce düşünebiliyorum, sevgiden bağımsız bir halde.
Yerin 9 kat altında.
Yine de bir daha ışığı görmek için.”
Comments