top of page

POPÜLER YAZILAR

Neden?

Seçim bir illüzyondur.

Bir illüzyonist size özgür iradeniz ile seçim yaptığınızı, kartı gerçekten destede rastgele bir yere koyduğunuzu söylediğinde ona güveniyorsanız ne yazık ki oldukça safsınız.


Dawkins, Tanrı Yanılgısı’nın henüz başlarında karısının çocukluğuna dair bir hikâye anlatıyor ve bununla doğduğu coğrafyadaki dine inananlar arasında bir paralellik yakalıyor. Karısı, bir seçim hakkı olduğunu bilmiyormuş. Dawkins, bu örnek ile belirli bir inanç ya da prensip ile yetiştirilen çocukların da görünmez seçimlerinin farkında olmadığına dikkat çekiyor. Beni etkileyen şey ise seçimin görünmezliği, orada olduğunun bilinmeyişi. Görünmeyeni fark edip bu seçimi yapabilmek. Görünmez olanı görmek. Bu dediklerim ne anlama geliyor? Elimden geldiğince açıklayayım.


Seçimlerin farkında olmak, parçaların tamamını tanımak temeline dayanır. Oyunu, oyuncuyu ne kadar tanıyorsanız, kuralların nereye kadar esneyebildiğini biliyorsanız kutunun dışına çıkabilirsiniz.


En azından teoride.


İçinde bir şey barındırmak için üretilen her şey birer hapishanedir. İçerisindeki şeyi güvende tutması tamamen içeridekinin tercihine göre görecelidir. Bilinç sahibi bir canlıyı bilinçsiz bir bitkiye dönüştürmenin en iyi yolu da budur; duvarları boya. Dışarıyı korkunç bir maskeyle ört ve içeride kalana bir kar küresini andıran masallar anlat. İki seçenek sun onlara. İçeride kal ve yaşa. Ya da dışarıya çık ve öl. Bu varsayımsal hapishanemiz mükemmelliğe yaklaştı, tutsağımız en temel içgüdüsü ile primitif bir bağ kurdu ve ölmemeyi seçti. Seçimi anlamsızdı, seçim değildi. Dışarı çıksa da ölmeyecekti.


Teori durumu burada devreye giriyor. Bu sevimsiz ve naif tutsağımız oynadığı oyunu bilmiyor, önüne serilen parçaları var olan tek parçalar sanıyor ve yapbozu tamamlayamıyor, büyük resmi göremiyor. İşin dahice kısmı da burada zaten; doğru tasarlandığı müddetçe bu oyunlar yenilmezdir. Doğru soruyu sorabilmeyi öğrenmedikçe bu seçimler görünmez kalacaktır. Kendine sunulan ile yetinemeyen açgözlü ırkımız korkusunun önüne bu açlığı koyduğu an(açıkçası herhangi biri merak unsurundan faydalanacak kadar erdemli olamayacaktır diye tahmin ediyorum)doğru soruyu bulacak ve haykıracaktır; NEDEN?


En azından teoride.


SON YAZILAR

bottom of page